the fountain'in soundtrack'i..
citizen cope adlı gruba santana eşlik etmiş..
dinleyiniz, dinletiniz..
you know it ain't easy
for these thoughts here to leave me
there's no words to describe it
in french or in english
well, diamonds they fade
and flowers they bloom
and i'm telling you
these feelings won't go away
they've been knocking me sideways
they've been knocking me out lately
whenever you come around me
these feelings won't go away
they've been knockin' me sideways
i keep thinking in a moment that
time will take them away
but these feelings won't go away
24 Ara 2008
7 Ara 2008
Sözde geleneksel..
Cuma günleri isteyen herkes akşam yemeğine kendi ülkesinin geleneksel yemeklerini hazırlayabiliyor. Öncelikle tabi baş aşçının yemeği kabul etmesi gerekiyor. Biz de Türk grubu olarak yemek yapmaya karar verdik ama yaptığımız yemeğin "geleneksel" olmasından yana bizim özlediğimiz bir yemek olması daha ön plana çıktığı için köftede karar kıldık sonrasında da ana yemeğin Hasanpaşa Köfte olmasına karar verdik. Köftenin yanında Türk usulü pilav olmalıydı, burda yediğimiz pilav haşlama tarzı olduğu için herkesin damak tadına uymuyor, bir de cacık tabi ki..
Yemek yapma faslı beklediğimizden daha zorlu ve zahmetli olsa da gayet keyifli geçti.. Yaklaşık 7 saat boyunca mutfaktaydık, 260 tane köfte hazırladık, 3 kg pirinçden arpa şehriyeli pilav yaptık ki lapa olmadı. Her şey hazır olduğunda hepimiz çok mutluyduk. Akşam yemeğinde tadım aşamasında yemeklerin beğenilmesi de bir o kadar keyifliydi.
25 Kas 2008
pick up the phone
the notwist'in neon golden albümünde yer alan, bu aralar pek bir sardığım şarkısı.. klibi de bir o kadar güzel.. bir de şöyle sözleri var ki..
when life is a loop,
you're in a room
without a door.
7 Kas 2008
duvet
bugün yolculuk sırasında mp3 playerin shuffle'i saolsun karşıma çıkardı bu şarkıyı, unutmuşum ben, şu anda dinlemek için yanlış zaman olsa da..
p.s. akustik versiyonu daha bir güzel..
i am falling, i am fading, i am drowning,
help me to breathe
i am hurting, i have lost it all
i am losing
help me to breathe..
p.s. akustik versiyonu daha bir güzel..
30 Eki 2008
i might be wrong
i might be wrong
i might be wrong
i could have sworn
i saw a light coming on
i used to think
i used to think
there is no future left at all
i used to think
p.s. bıkmadan, usanmadan radiohead dinlemek..
i might be wrong
i could have sworn
i saw a light coming on
i used to think
i used to think
there is no future left at all
i used to think
p.s. bıkmadan, usanmadan radiohead dinlemek..
iyi ki doğdun merfeem
29 Eki 2008
kahvaltı
çocukluğumdan itibaren hayatımda önemli bir yeri olmadı kahvaltının..
genellikle zorunlu olarak yenilen ya da tüketilmesi gerekli olan bir takım gıdalar.. tek tek incelendiğinde belki hepsi önemli ama sabahları daha uyku modundan çıkmadan bir şeyler yemeğe çalışmak bana göre değil.. haftasonu kahvaltıları biraz daha farklı.. özellikle de pazar günleri, ailece yapılan uzun kahvaltılar..
şimdi başka bir ülkede yaşamaya çalışırken, kahvaltının hayatımda önemli bir kavram olduğunu anladım, bulunduğum ortamın etkisi bunda çok büyük.. bize her ne kadar yakın olsalar da, kültür ve damak tadı olarak, kahvaltı anlayışları garip.. beyaz peynir olmadan kahvaltı edilir mi?
lor peyniri ile krema arası belki de karışımı, beyaz peynirin yerini alabilir mi? peki her sabah yoğurt yenir mi?
evet yeniyor.. o değişik karışım yerine, yoğurda sardım.. güzel oluyor.. denemeden tepkili yaklaşmamak gerekiyormuş..
p.s. beyaz peyniri de öğle yemeğinde yoğurt yerine veriyorlar.. değişikler gerçekten..
24 Eki 2008
Many Shades of Black
The Raconteurs'ın Consolers of the Lonely albümünde yer alan süper şarkı.. buraya gelmeden önce sürekli dinlediğim, loopa mutlaka girmesi gereken, gaza getiren, her şeyi kestirip atmanızı sağlayan, belki de yapılması gerektiği halde yapılamayan ya da yapmaya cesaret edilemeyen tavırlar için..
kafanızda emin olmadığınız şeyler varsa ya da hissiyatınızdan emin değilseniz, o zaman fazla dinlemeyin..
23 Eki 2008
ara vermek
geçenlerde bir arkadaşımın blogda hiç yeni yazın yok demesiyle hatırladım, sanırım epey kopmuşum burdan.. uzun ve sıkıcı bir yolculuk, ardından adaptasyon süreci ve alışır mıyım alışamaz mıyım tribi, bir yandan da hasta olduğum için tamamen uzak kalmışım.. aslında yazacak o kadar şey var ki, yavaş yavaş aktarıcam buraya..
adaptasyon süreci başarılı bir şekilde ilerliyor sanırm, ufak tefek şeyler haricinde gayet iyiyim.. öncelikle yurt benim için yeni bir kavram, hiçbir deneyimim yoktu bu konuda, gecenin bir yarısı koridorda sesler duyduğumda şüpheli bir şekilde neler olduğunu anlamaya çalışmak bir yandan da uykunun kaçmamasını sağlamak garip.. yemekhane kavramı da ilginç.. bu kadar bol yeşilliğin içinde neden sürekli hayvansal gıdalar tükettiğimizi anlayabilmiş değilim.. neyse ki deniz ürünleri de bol, ağırlıklı olarak onlarla beslenmeye çalışıyorum..
master programına gelince bu kadar yoğun olacağını tahmin etmezdim, bir anda kendimi deli gibi koşturur ve ders çalışır halde buldum.. günü gününe ders çalışmak her ne kadar benim için pek uygun olmasa da burda başka bir çarem olmadığını gördüm.. işin en eğlenceli yanı sürekli parti olması, her akşam bir eğlence..
sanırım partiye geç kalıyorum, it's time to go!!
5 Eki 2008
Ritüel
Alsancak'da takılınan herhangi bir akşam sonrası genellikle de the pub sonrası kırçiçeğine illa ki uğranılır ve domates çorbası içilir.. geçen kış domates çorbası içmeyi biraz abartıp alerji olduğumu dahi hatırlıyorum.. İzmir'den ayrılmadan kırçiçeğinde domates çorbası içmemek olmaz deyip yine pub sonrası kırçiçeğine gittik.. yaz nedeniyle biraz ara verdiğimiz domates çorbasına yeniden başladık..
bu kış alışkanlıklarıma ara vericem..
zor olcak biliyorum..
p.s. sayın like a star;
sizinle norrda konseri sonrası içtiğimiz domates çorbasını da unutmadım..
2 Eki 2008
bright red paper
Fotoğraf: http://www.brightredpaper.com/pictures/brpalbum.jpg
uzun süredir takip ettiğim bir blog sitesinde (bkz: good music box) buldum bu grubu, post-rock etiketini gördüm önce, sonrasında düşünmeden hemen edindim.. post rock mı, evet severim, hem de çok..
şimdi loopda bu grup.. daha uzun bir süre de yer alıcak sanırım..
1 Eki 2008
The Kiss
Fotoğraf: http://www.artinthepicture.com/paintings/Gustav_Klimt/The-Kiss/
"The Kiss" röprodüksiyonunu ilk bir arkadaşımın evinde görmüştüm, sanırım o zamanlar ortaokuldaydım.. üniversitede bir ara sürekli takıldığım arka sokakta görünceye kadar aklımdan çıkarmışım bu çalışmayı sanırım.. orda tekrar karşılaşınca mutlu olduğumu hatırlıyorum..
geçen yıl puzzle'nı baykuşda görüp de almadığıma yanıyorum, şimdi bulsam ve gitmeden hemen puzzle'nı yapsam ne güzel olurdu..
30 Eyl 2008
karaoke
doğum gününü karaoke barda kutlamak nasıl olur, sıkılan olur mu diye düşünürken artık karaoke bardan çıkmaz oldum.. sanırım o gece miladım oldu. genelde filmlerde görür, özenir ve bir gün bende karaoke yapıyım derdim ama bu kadarını tahmin etmezdim. sesim gayet kötü aslında, bu bet sesimle nasıl gaza gelip şarkı söylüyorum ki ben? alkolün etkisi tabi ki yadsınamaz ama ortamda bulunan insanlar samimi arkadaşlarınızsa hiç bir şey yadırganmıyor.
şimdi ne zaman karaokeye gidelim diye plan yapar oldum.. cuma akşamı arkadaşlarımla yine karaoke barda olcam sanırım.. gitmeden bir de pazartesi akşamı hoşça kal derim, sonrasında bakalım artık anca yılbaşında geldiğimde.. o zaman da hala karaokeye takılan bir gençlik bulabilirsem..
evet evet daha hoşça kal partisi yapılcak di mi karaoke barda?
plastic mouth
neden plastic mouth?
nerden çıktı?
guano apes'i çok mu seviyorsun?
genellikle sık karşılaştığım sorular..
guano apes fani değilim, hiç bir zamanda olmadım. bu şarkıyı ilk dinlediğim an sözlerini çok beğenmiştim ve "plastic mouth" kelime öbeği ilgimi çekmişti. bütün olay bundan ibarettir.
...i know how to defend
when you are in my head
i know that a storm is growing
i know how hate everything
but soon or later
i will win...
p.s. şimdi sırada sorgulanması gereken second hand smile var.. nerden esinlendim tam emin değilim ama sonradan aynı adlı bir grubun olduğunu öğrendim. çalıp çırpma gibi bir durum söz konusu değil..
nerden çıktı?
guano apes'i çok mu seviyorsun?
genellikle sık karşılaştığım sorular..
guano apes fani değilim, hiç bir zamanda olmadım. bu şarkıyı ilk dinlediğim an sözlerini çok beğenmiştim ve "plastic mouth" kelime öbeği ilgimi çekmişti. bütün olay bundan ibarettir.
...i know how to defend
when you are in my head
i know that a storm is growing
i know how hate everything
but soon or later
i will win...
p.s. şimdi sırada sorgulanması gereken second hand smile var.. nerden esinlendim tam emin değilim ama sonradan aynı adlı bir grubun olduğunu öğrendim. çalıp çırpma gibi bir durum söz konusu değil..
15 Eyl 2008
Depeche Mode
Fotoğraflar: Depeche Mode TR
Playing the Angel turnesi kapsamında 30 temmuz 06'da İstanbul'a gelmişlerdi ve ben yaz okulu sınavları yüzünden gidememiştim. Konserin neden pazar gününe ayarlandığını da çok düşünmüş ve hep sinir olmuştum. Konser anında arkadaşlarımın sürekli arayıp sevdiğim şarkıları dinletmeleri kendileri açısından çok hoş ama benim için tam bir işkenceydi.. bir de konser sonrasında çekilen fotoğrafları görünce..
Beklenen yeni DM albümü çıktı ve albümün turnesini de açıkladılar. Konserin ilk ayağı İsrail ve ardından İstanbul.. evet bu sefer gidicem artık konserlerine diye düşünürken tarihin 14 Mayıs 09 olduğunu öğrendim. Bu sefer de ben Türkiye'de değilim!
Şaka mı bu?
14 Eyl 2008
don't panic
Coldplay'in parachutes adlı ilk albümünün giriş şarkısı..
Sadece ve sadece 2:17 saniye..bu süre içinde söylenmesi gereken her şey söylenmiş..
oh all that i know
there's nothing here to run from
cos yeah everybody here's got somebody to lean on
Son nokta budur sanırım, daha fazla söylencek bir şey yok...
30 Ağu 2008
Yndi Halda
29 Ağu 2008
A Dream
In visions of the dark night
I have dreamed of joy departed—
But a waking dream of life and light
Hath left me broken-hearted.
Ah! what is not a dream by day
To him whose eyes are cast
On things around him with a ray
Turned back upon the past?
That holy dream—that holy dream,
While all the world were chiding,
Hath cheered me as a lovely beam
A lonely spirit guiding.
So trembled from afar—
What could there be more purely bright
In Truth's day-star?
by Edgar Allen Poe
"yeni"lere adapte olmak..
her zaman zor mudur?
p.s. bunu düşünürken dinlediğim şarkıyı da belirtmek istedim.
*yndi halda-illuminate my heart, my darling..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)